Süst Ne Demek?
Kayseri’nin soğuk bir kış günüydü. Çıkacak olduğum sokakta, kalbimdeki her duyguyu rüzgarın savurmasına izin verirken, kafamda bir kelime dönüp duruyordu: Süst. Bazen bir kelimenin anlamını aramak, onu hayatına sokmak, bir şekilde ona dokunmak gibidir. TDK’ye bakıp kelimenin anlamını öğrenmek yeterli olmuyor; duygularla yoğurup bir yerlere oturtmak gerekiyor. O gün, “süst” kelimesinin hayatımda neden bu kadar ağır bir yere sahip olduğunu fark ettim.
Bir Kelimenin Derinliğine Yolculuk
Bir sabah, tam da işe gitmeye hazırlanırken, annem kahvaltıyı hazırlıyor, babam ise eski bir kaset çalarını karıştırıyordu. O kadar basit bir sabah gibi görünüyordu ki. Her şey olması gerektiği gibiydi. Ama o sırada annemin kullandığı bir kelime dikkatimi çekti: Süst. Annem, eski bir gelenek gibi, bahçedeki bazı çiçekleri susuz bırakmış olan komşuya dönerek, “Süst mü yapıyorsunuz, öyle mi?” dedi. Ben de kısa bir süre sonra, o kelimenin gerçekte ne anlama geldiğini düşündüm.
Süst demek, kelime anlamıyla, “bir şeyin durması, sona ermesi ya da bir şeyin ruhunun kaybolması” demekmiş. Ama o gün, bana öyle gelmişti ki, bu kelime sanki duygularımı anlatıyordu. Üzerinden zaman geçmiş, hayatta pek çok şey değişmişti. Ama annemin bahsettiği o bahçedeki çiçekler gibi, bazen insanlar da süst olurdu. Yavaşça, sessizce.
Hayal Kırıklığı ve O Anki Duygu
Bir zamanlar hayal ettiğim gibi bir hayatımın olmasını istedim. Gençtim, umutlarım vardı. İleriye dönük planlarım vardı. Lise yıllarımda yazdığımdan daha çok, hayal ettiğim kelimeler vardı. Ama bazen… bazen gerçek hayat bir anlığına sustu ve sen de kendini kaybolmuş, suskun bir şekilde buluyorsun. Kendi içindeki yankıları duyarak. Öyle bir an gelmişti ki, hayatımda bir noktada her şey sanki süst olmuştu. Heyecanlarım, neşem, umutlarım birdenbire kaybolmuş gibiydi. Bir şeylerin doğru gitmediğini biliyordum ama tam olarak ne olduğunu bir türlü anlayamıyordum. Hayal kırıklığı, içimi öylesine sardı ki, o kadar çok şey söylesem de hiçbir anlamı yok gibiydi. Sanki dünya susmuş, ben de içimdeki seslere ses olamamıştım.
O An, Anlamaya Başladım
Ve sonra, bir gün, süst kelimesi bana yeni bir anlam kazandırdı. Bir sabah Kayseri’nin o soğuk havası içinde, üniversiteye doğru yürürken, günün ilk ışıkları karanlıkla savaşıyordu. Yavaşça adımlarımı atarken, o kelimeyle barışmaya karar verdim. Artık, süst kelimesi bir kayboluş değil, aslında bir başlangıçtı. Bir şeyin bitmesi, aslında yeni bir şeyin başlangıcıydı. Hüzün, bazen bitiş değil, bir dönüşüm olabilirdi. Belki de bana öğretilen şey, kaybolduğumda aslında geri dönmem için bir fırsat yaratıldığıydı.
Bir Yeniden Başlangıç
O an, soğuk havayı derin bir nefesle içine çekerken, ben de içimde bir şeyi değiştirmeye karar verdim. Evet, bazen hayat susar. Duygularımızı kaybederiz, ama bu, aslında yeniden başlamamız için bir fırsattır. Çünkü her bitiş, aslında bir başlangıçtır. Çiçeklerin susuz kaldığında tekrar büyümesi gibi, bizler de kendi iç yolculuğumuzda sustuğumuzda yeniden yeşerebiliriz.
O gün, bu kelimeyi anlamıştım. Süst kelimesi, bana sadece bir şeyin durması değil, aynı zamanda bir dönüşüm sürecini anlatıyordu. Belki de hayatta bazen susmak, duyguları kaybetmek gerekiyordur ki, bir süre sonra yeniden uyanabilelim. O an, ben de kendimi yeniden keşfetmeye başladım. Bir hayal kırıklığıydı belki ama aslında en güzel yeniliklerin ve değişimlerin kaynağıydı.
Sonuç: Susmak ve Yeniden Başlamak
Bugün, “süst” kelimesi Kayseri sokaklarında yürürken, bana sadece bir kelime olmaktan çok daha fazlasını ifade ediyor. Bazen bir şeyin süst olması, en güzel başlangıçların habercisidir. Kendi iç yolculuğumda, bazen kaybolmak, kaybolduğum yerden yeniden doğmak anlamına gelir. O günden sonra, bu kelimeyi seviyorum. Çünkü o, bir başlangıcın habercisi, bir dönüşümün simgesidir. Ve belki de, her birimiz hayatımızda bir gün süst oluruz, ama her bitişin ardından, en güzel renkler yeniden açar.