İçeriğe geç

Örf ne anlama gelir ?

Örf Ne Anlama Gelir? Öğrenmenin Kültürel ve Pedagojik Boyutu

Bir eğitimci olarak sınıfa her girdiğimde, öğrenmenin yalnızca bilgi aktarımı olmadığını; bir kültürün, bir toplumsal hafızanın yeniden inşası olduğunu hissederim. Öğrenciler, sadece yeni şeyler öğrenmezler — aynı zamanda bir örf, bir davranış biçimi, bir değer sistemi de öğrenirler. Çünkü öğrenme, kültürün sessiz taşıyıcısıdır.

Peki, “örf” dediğimiz şey eğitimle nasıl kesişir? Örf, sadece bir gelenek mi, yoksa bir toplumun pedagojik altyapısının gizli temeli midir? Bu soruların cevabı, öğrenmenin dönüştürücü gücünü anlamak açısından büyük önem taşır.

Örfün Pedagojik Tanımı: Yazısız Bir Eğitim Müfredatı

Örf, bir toplumda uzun süre boyunca tekrarlanarak benimsenmiş, davranışları yönlendiren yazısız kurallardır. Ancak pedagojik açıdan örf, bireylere nasıl düşüneceklerini değil, nasıl hissedeceklerini ve nasıl davranacaklarını öğreten görünmez bir eğitim sistemidir.

Bir çocuk, “büyüklere saygı duymayı”, “paylaşmayı” veya “yardımlaşmayı” okuldan önce öğrenir. Bu öğrenme, aile içinde, çevrede, yani toplumsal gözlem yoluyla gerçekleşir.

İşte bu süreç, gizli müfredat (hidden curriculum) olarak adlandırılır.

Örf, bu gizli müfredatın en etkili aracıdır. Her davranışın, her sözün, hatta sessizliğin bile bir anlamı vardır.

Eğitimcinin görevi, bu örfi değerleri dogmatik biçimde aktarmak değil, öğrencinin onları eleştirel ve bilinçli biçimde yeniden yorumlamasını sağlamaktır.

Bir öğrencinin sadece ne bildiği değil, nasıl davrandığı da eğitimin başarısını belirler.

Örf ve Öğrenme Teorileri: Davranıştan Bilişe

Pedagojik açıdan örf, farklı öğrenme teorileriyle açıklanabilir:

– Davranışçı öğrenme teorisine göre örf, pekiştirme yoluyla öğrenilir.

Çocuk, toplumsal olarak onay gören davranışları tekrar eder; onaylanmayanlardan uzak durur.

Örneğin “selam vermek” bir örf olarak, olumlu geri bildirimle öğrenilen bir davranıştır.

– Bilişsel öğrenme teorisine göre örf, zihinsel bir yapılandırma sürecidir.

Öğrenci, toplumsal kuralları sadece taklit etmez, anlamlandırır.

“Neden teşekkür ederiz?” sorusu, bilişsel farkındalığın ilk adımıdır.

– Sosyal öğrenme teorisi (Bandura) ise örfün gözlem yoluyla aktarıldığını savunur.

Çocuklar, çevrelerindeki yetişkinleri gözleyerek sosyal normları içselleştirir.

Bu da eğitimin yalnızca sınıfta değil, toplumun tüm alanlarında sürdüğünü gösterir.

Eğitim, bu anlamda örfün yeniden üretildiği bir laboratuvardır.

Her nesil, bir öncekinin örfünü devralır; ancak onu kendi çağının diliyle yeniden biçimlendirir.

Örfün Eğitimdeki Rolü: Toplumsal Aidiyet ve Değer Eğitimi

Eğitim, bireyi sadece mesleğe değil, topluma de hazırlar. Bu süreçte örf, aidiyet duygusunun en güçlü taşıyıcısıdır.

Bir sınıfta “teşekkür etmek”, “yardım etmek” veya “birlikte çalışmak” örfsel davranışlardır; bunlar toplumsal bağları güçlendirir.

Eğitimciler için önemli olan, örfleri sadece aktarmak değil, onların neden değerli olduğunu tartışmaktır.

Öğrencilere şu soruları sormak, eleştirel düşünmenin kapısını aralar:

– “Bir davranışı örf haline getiren şey nedir?”

– “Örfler değişirse toplumun dengesi bozulur mu, yoksa güçlenir mi?”

– “Bugünün öğrencisi, geleceğin örflerini nasıl inşa edebilir?”

Bu sorular, öğrencinin pasif bir bilgi alıcısı değil, aktif bir kültürel üretici olmasını sağlar.

Pedagojik Yenilik ve Örfün Dönüşümü

Modern eğitim anlayışı, örfleri statik kalıplar olarak değil, dönüştürülebilir değerler olarak görmelidir.

Bir toplumun ilerlemesi, örflerin esnekliğine bağlıdır.

Örneğin, bir zamanlar “kız çocukları okula gitmez” örfü, bugün yerini “her çocuk eğitim hakkına sahiptir” ilkesine bırakmıştır.

Eğitim, bu dönüşümün merkezindedir. Öğrencilere hem geleneksel değerleri öğretmek hem de onları yenilikçi düşünceyle harmanlamak, çağdaş pedagojinin temel görevidir.

Örfler değişebilir, ama değer eğitiminin amacı aynı kalır:

Sorumluluk sahibi, empatik ve bilinçli bireyler yetiştirmek.

Bir toplumun geleceğini belirleyen şey, örflerini nasıl öğrettiğinden çok, nasıl geliştirdiğidir.

Sonuç: Öğrenmek, Yeniden Yorumlamaktır

Örf, sadece geçmişten gelen bir miras değil, öğrenmenin sürekliliğini sağlayan bir köprüdür.

Her birey, doğduğu toplumun örfleriyle büyür; ancak eğitim, o örfleri yeniden tanımlama cesareti verir.

Bir öğretmen, her dersinde aslında şu soruyu sormalıdır: “Bu davranış sadece bir alışkanlık mı, yoksa geleceği şekillendiren bir değer mi?”

Öğrenciler için öğrenmek, sadece bilgi edinmek değil; toplumun kültürel kodlarını anlayıp onları yeniden yazabilmektir.

İşte o zaman eğitim, bir bilgi aktarımı değil, bir dönüşüm süreci olur.

Ve belki de örfün en derin anlamı tam olarak budur: Öğrenilen her değer, yaşandıkça yeniden anlam kazanır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort deneme bonusu veren siteler 2025
Sitemap
prop money